Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan Çıktık

Nikolay Gogol - Palto

Her ülkenin kendine özel bir edebiyatı vardır ve artık kanıksanmış şekilde kendi havalarına sahiptirler. Rus edebiyatı; ülkenin kendisi gibi en soğuk, rahatsız edici ve zorlayıcı bir edebiyattır. Anlatılan hikayeler “karanlık” bir havaya sahiptir; eleştireldir; okuyucuyu sinirlendirir… Dostoyevski, Tolstoy, Gorki ve daha fazlası, Rusya’nın en güzide yazarlarındandır. Fakat ben bu adını her yerde duyduğumuz yazarlar ile Gogol’ü ayrı tutarım. Çünkü Gogol, biraz deli; biraz gariptir bu arkadaşlar yanında. Ölü Canlar kitabı ile ne kadar da ürkütücü bir adam olduğunu kanıtlamıştır esasında. Eleştireldir; fakat bunu çok soğuk ve karanlık hikayelerle anlatır. Palto da bunlardan biridir. Ülkesini harika eleştirir; fakat okumasını bilirseniz, hikayesinin arkasına bakmayı başarabilirseniz.

Palto; Gogol’ün en fevkalade hikayelerinden biridir. Belki de en iyisidir. Çünkü kısadır; uzun uzun düşündürür. Akakiy Akakiyeviç adında sinir bozucu bir baş karakteri vardır. Akakiy; insanı sinirlendirebilecek kadar basit bir hayata sahiptir. Toplumdan dışlanmış olduğunu kabul etmiyorum; Akakiy kendi kendini dışlamıştır. Hayır, devlet onu küçültmemiştir; Akakiy kendini küçültmüştür. Temize çeker durur. Ötesine geçemez, gerisine düşemez. Daha fazlasını yapamayacak, programlı bir robot gibidir.

Akakiy Akakiyeviç, St. Petersburg’da en düşük maaşlardan birini alan sıradan bir memurdur. Evden işe işten evde söz kalıbının canlı versiyonudur. İşten çıkar eve gider, evde iş yapar. Evden işe gider, işini yapar. Ötesi yoktur. O kadar basit bir hayatı vardır ki sinir eder. Hangi insan bu kadar vasıfsız yaşayabilir ki? Ee tabii Rusya soğuk ülke. Herkesin Palto’su var, soğuktan korunuyor. Akakiy’in Palto’su maalesef eskimiştir. Bir insan ne zaman değişir bilir misiniz? Yılan gelip bizi ısırdığı zaman. Soğuk kendisine dokunmaya başlayınca Akakiy robotluktan çıkar ve hayatı yeni bir anlam kazanır: Acilen yeni bir Palto bulmalıdır.

Kendi Palto’sunu terziye götürür. Burada anlarız ki Akakiy konuşmakta da zorlanan biridir. Konuşmaya konuşmaya kelimeleri unutmuştur. Terzi kendisine Palto’sunun yama yapılamayacak kadar kötü durumda olduğunu söyler. İşte Akakiy’in hikayesi burada değişir. Kıymetlisine yama yapılamayacağını öğrenen Akakiy, yepyeni bir Palto yaptırmak zorundadır. Fakat yenisi, kendisini aşan bir ücrettedir. Eyvahlar olsun Akakiy, şimdi ne yapacaksın? Minimalist karakterimizin kıyıda köşede biriktirdiği bir para vardır. Fakat işe bak o da yeterli değil. İkramiyesini de üstüne ekleyen Akakiy, sinir bozucu hayatını iyice sinir bozucu hale -maalesef- getirmek zorundadır. Her şeyden ama her şeyden kısıp para biriktirip Palto yaptırmalıdır. Çünkü Rusya soğuk arkadaşlar.

Gogol’ün buradaki hikayesinde şunu görüyoruz: Palto, bir zaruret. Herkeste olması gereken bir kıyafet. Sadece giymek için kullandığınız kıyafetin hangi kumaştan yapıldığı ve yakasının hangi hayvan olduğu mühimdir, mevkinizi belirler. Sansar yaka orta halli bir memurun tercihidir mesela. Akakiy’in düzeni bir kumaş topluluğu yüzünden bozulmuştur. Altın kadar değerli olan bir kumaş. Evden işe, işten ev yapan; yaşar yaşamaz Akakiy, Palto’sunu diktirebilmek için klasik hayatından ödün vermiştir. Tabii bu Akakiy’e çok koymaz. Çünkü Palto demek hayat demektir.

Ne yapar ne eder parayı denkleştirir Akakiy. Sonuç? Palto’suna kavuşur. Yeni her şeyin harika hissettirdiği gibi Akakiy de öyle hissetmiştir. Hayatında ilk defa farklı hissetmiştir hatta. Hatta ve hatta kendini önemli hisseder. Bir Palto alt tarafı. O kadar ki klasik hayatını bile değiştirir Akakiy; arkadaşlarının çağırdığı çay partisine katılmayı kabul eder. Aslında arkadaşları demeyelim; onlar asında Palto’yu davet etmiştir. Akakiy’i değil. Akakiy de durur mu? Yeni ben yeni renkler diyerek kabul eder; ne kadar korksa da. Bir Palto, kumaş parçası, Akakiy gibi uyuz bir adamı çay partisine davet ettirmeyi başarmıştır.

Çay partisinin burada olmasının sebebi, Gogol’ün bu hikayeyi bir çay partisinde duyduğu hikayeden esinlenmiş olmasıdır. Partide duyduğu hikayedeki adam tüfeğini kaybeder. Neyse; Akakiy’e geri dönelim. Akakiy tabii ki çay partisine katılır. Katılır da parti akşamdır ve Akakiy akşamları sokakta yürüyen biri değildir. Sokaklar korkunçtur, tehlikelidir. Yola koyulan Akakiy partiye ulaşır ve belkide hayatında ilk defa iyi vakit geçirir.

Palto

Akakiy’in sinir eden hayatının tek bir güzel yanı vardır: Risk almamak. Akakiy’in gece dışarı çıkması demek risk almış olması demekti. Sokaklar tehlikelidir ve Akakiy’in üzerinde yepyeni, gıcır bir Palto vardır. İş arkadaşlarını bile etkilemeyi başaran Palto nasıl olur da sokaktaki insanların ilgisini çekmezdi? Partiye giderken herkesin gözünü alamadığı Palto, dönerken de insanların gözünü alamayacaktı. Fakat dönüş saati geciktikçe bakacak kişi tipi de değişecektir. Gece evine doğru yola koyulan Akakiy’in maalesef korktuğu başına gelir: Hırsız!

Pasiflikten ölecek olan Akakiy tabii ki hırsıza karşı koyamaz ve o hayatını değiştirdiği Palto’sunu maalesef çaldırır. Tabii Akakiy duygularını yoğun yaşayan biri. Palto’sunun kaybı, onun da kaybolması demektir ki sonuç Akakiy’in vefatıdır. Gogol; buraya kadar kitabı harika yazmıştır. Akakiy’in karakteri muhteşem dizayn edilmiştir ve şehir yaşamına harika uydurulmuştur. Dönemin zorluğu ve maddiyatın kişilikler üzerinde etkisi harika yansıtılmıştır. Tek sorun şu ki final gerçekten kötüdür. Hayalet? Yapma lütfen Gogol. Soğuk gecelerde yürüyen ve Palto’sunu arayan bir hayalet fikri ne kadar kulağa hoş gelse de bu kadar minimalist bir hikayenin böylesine gerçek dışı bitmesi üzücüdür. Yine de; Akakiy’in Palto macerası, yazılmış en muhteşem hikayelerden biridir.

Exit mobile version