1927 senesinde Almanya’nın Brandenburg kentinde Ludwig Karl Friedrich Detroit isminde bir çocuk dünyaya gelir. Bilinmeyen bir nedenden dolayı yetimhaneye verilen Karl, daha sonraları gemilerde miço olarak çalışmaya başlar. Karl’ın çalıştığı gemilerden biri bir gün Hamburg’dan kalkar ve İstanbul yolunu tutar ve hikaye gelişmeye başlar.
Bu sırada Karl henüz 12 yaşındadır. Buradaki halinden memnun olmayan çocuk gemi İstanbul’a geldiğinde denize atlayarak kaçmaya çalışır. Tutunduğu ilk kara parçası ise Kız Kulesi’dir. Burada onu kulenin bekçisi karşılar fakat çocuk bir türlü geri dönmek istemez. Hatta bu olay sebebiyle iki ülke arasında ufak bir politik sorun yaşanır fakat o zamanlar Osmanlı Sadrazamı olan Mehmed Emin Âli Paşa’nın, çocuğu kendi himayesine almasıyla sorun çözülür.
İlerleyen günlerde Karl, Mehmed Ali adını almıştır. 1853 yılında Osmanlı ordusuna katılmış ve bir çok savaşta boy göstermiştir. Tarih 1865 yılını gösterdiğinde ise Mehmet Ali artık bir Osmanlı Generali yani Paşa’dır. 18 Temmuz 1877 tarihinde Müşir olarak 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Tuna Cephesi komutanlığını Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa’dan devralmış ve bu görevi 2 Ekim 1877 tarihine kadar sürdürmüştür. Savaşın sona ermesinden sonra ise Aleksandros Karatodori Paşa ve Sadullah Paşa’yla birlikte Berlin Kongresi’nde Osmanlı Devleti’ni temsil etmiştir.
Bütün bunlar Karl yani Mehmet Ali Paşa’nın başından geçenler. Şimdi gelelim yazının Nâzım Hikmet ile alakalı olan kısmına… Mehmet Ali Paşa’nın Hayriye Hanım, Leyla Hanım, Adviye Hanım ve Zekiye Hanım adlarında 4 kızı olmuştur. Bu kızlar arasında Leyla Hanım’ın, Celile adında bir kızı vardır. Celile Hanım’ında bir oğlu olmuştur. Bu çocuk, Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Nâzım Hikmet Ran’dır…