İstanbul’un en eski restoranlarından birisi de Eminönü Mısır Çarşısında yer alan tarihi Pandeli. Kuruluşu 1901 yılına kadar uzanan ve başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere pek çok dünya liderini ağırlayan mekan bir süredir kapalıydı. Tekrar hizmet vermeye başladığını duyunca hemen soluğu orada aldık. Yemeklere geçmeden önce çoğunuzun Türk filmlerinden hatırlayacağı mavi çinilerle kaplı duvarlardan, restorana çıkan merdivenlerden, harika manzaradan ve kristal avizelerden bahsetmeden olmaz. Bu tarihi binada dekorasyon hiç değişmedi ve bunun bile heyecanını duymak yetiyor insana…
Mavi çinilerin etkisinde kalmamak mümkün değil. Menü kapanmadan önceki ile neredeyse aynı ama ufak değişiklikler olmuş. Türk Mutfağının en güzel örneklerinden seçim yapmak da kolay olmuyor. Ben fırında patlıcanlı kuzu kebabı istedim. Etlerin lokum gibi pişmesinin yanında patlıcanlar kızartıldıktan sonra fırınlanmıştı ve yağı hiç rahatsız etmedi. Zaten hem cevizli kaşık salatada hem de yemeklerdeki yağın kalitesi hemen kendini belli ediyor.
Ispanak püresi ile servis edilen levrek ızgara ise balıkçılarda bile bulamadığım yumuşaklıkta ve lezzetliydi. Ispanak püresinin de yanına çok yakıştığını söylemeliyiz. Bu yemeklerin yanı sıra en çok tercih edilenler Kağıtta pişirilmiş levrek ve Karadeniz hamsili tereyağlı pilav oluyormuş. Ama yaprak ciğer ve patlıcanlı börek ile servis edilen dönerin de muhteşem olduğunu yiyenlerden öğrendim. Menü çok zengin kuzu incikten, tavuk külbastıya kadar uzanan bir çeşitlilik var.
Tatlı olarak yine geleneksel Türk tatlılarından tercih yapabilirsiniz. Manda kaymağı ile servis edilen Ayva Tatlısı bu tatlıyı yemeyen beni bile cezbetti ve çok beğendim. tarihi dokuda mükemmel servisle bu deneyimi yaşamak istiyorsanız mutlaka gidin derim. Fiyatlar bir tık pahalı gelebilir ama emin olun buna değer.