Siz de hamburgeri zorunluluktan yenen bir şey olarak değil; bir ana yemek, keyif dolu bir kaçamak olarak görenlerdenseniz bahsedeceğimiz mekan tam size göre.
Türkiye’de, özellikle 90’larda çocuk olanlar için hamburger, okul kantininde dondurulmuş olarak bekletilen incecik hazır köftenin iki bayat ekmek arasına sıkıştırıldığı sağlıksız bir öğle yemeğiydi. Çocuk dünyasında bu haliyle bile karnıyarık-pilav-cacık gibi muazzam bir menüden çok daha cazipti, orası ayrı.
Okul dışı hamburger piyasası ise dünyaca ünlü iki fast food zincirinin tekelindeydi. Yine hazır donuk etler, bu sefer biraz daha az bayat ekmekler… Bunlar dışında bir iki büfe fark yaratıp (ıslak hamburger gibi değişik ürünlerle) rakiplerinden sıyrılmayı ve günümüze dek hayatta kalmayı başardıysa da, bu yalnızca İstanbul için geçerli oldu diyebiliriz. İzmir’in kumrucuları ve kömürde karışık sandviç yapan büfeleri, Samsun’un dönercileri, Adana’nın kebapçıları gibi yerel lezzetlerin usta mekanları, hamburger gibi “ecnebi işi” bir rakibe aman vermeyecek kadar dişli ve başarılılardı. Hal böyleyken, bugün İstanbul’da çocukluğumuzun hamburgerlerini yiyebileceğimiz Kızılkayalar, Kristal Büfe, Bahçe Büfe gibi bir elin parmağını geçmeyecek sayıda mekan kaldı.
Peki en fazla 90 gramlık hazır köftelerle yapılan bu klasik hamburgerlere alternatif olarak ortaya çıkan yeni nesil butik hamburgerciler ne yapar? Yiyenin eşine dostuna da yedirdiği, mideleri bayram ettiren bu hamburgerleri denemeye hangisinden başlamak gerekir?
Cevap: Virginia Angus. Rüstem Paşa Camii’nin hemen arkasındaki Uzunçarşı Caddesi’nde bulunan Virginia Angus, yolunuzun Eminönü’ne düşmesini bekleyip şöyle bir uğramanızdan çok daha fazlasını; kurt gibi acıkılmış bir günde planlı bir şekilde yola çıkıp gidilmeyi hak ediyor (Eminönü’ne gitmek sizin için zor olacaksa Virgina Angus Nişantaşı’na da yeni bir şube açtı, aynı lezzetleri burada da deneyebilirsiniz).
Yumuşak ve sulu olduğu için artık Türkiye’de de çokça tercih edilen siyah bir İskoç sığırı çeşidi olan angusun eti, Virginia Angus’ta yalnızca hamburger köftelerinde kullanılmıyor. Aslında Virginia Angus yalnızca bir hamburgerci değil; hem bir steakhouse, hem de kasap. Yani tercihinizi steaklerden yana kullanabileceğiniz gibi, hamburger köftenizi ve diğer tüm etleri çiğ olarak satın alıp evinizde veya mangal partilerinde, pikniklerde de pişirebiliyorsunuz. Ayrıca etler Sakarya’da kendi çiftliklerinde üretiliyor.
Mekanın Eminönü’nde bulunan ilk şubesi oldukça küçük. Bu (yeterince emek vermeden hiçbir güzelliği elde edemeyeceğinizi kanıtlarcasına) boş bir masa için bir süre ayakta bekleyeceğiniz anlamına geliyor. Uygun bir masa ayarlandıktan sonra menüden seçiminizi yaparken, başlangıç olarak füme eti mutlaka denemenizi öneriyoruz. Siparişi masaya geldiği anda tane karabiber de rica ederseniz, fümenizi karabiberle taçlandırmadan yiyip yazık etmiş olmazsınız.
Sıra hamburgere geldiğinde elbette bir önerimiz var ancak bu yine de kişisel damak tadıyla direkt ilgili bir seçim olduğu için diğer burgerlerin içeriklerini de incelemeniz yerinde olacaktır. Bizim önerimiz Virginia Burger. Virginia Burger, hamburger köftesinin yanı sıra füme et, iki adet burger peyniri ve karamelize soğandan oluşuyor. Eğer hamburgerde çiğ soğan geleneğinden vazgeçemiyorsanız, bunu belirttiğinizde soğanlarınız karamelize edilmeden, çiğ halkalar olarak da eklenebiliyor.
“Ben burgerimde köfteden başka et istemem” diyorsanız Virginia Burger yerine House Burger sipariş edebilirsiniz; içinde domates, göbek salata ve karamelize soğan var. Eğer peynir sizin için olmazsa olmazlardansa çift burger peynirli ve karamelize soğanlı Cheeseburger’i deneyebilirsiniz. “Bunların hepsi birarada olsun, ama acısız da hiçbir şeyin tadını alamıyorum” diyenleriyse New York Burger’e davet edebiliriz. Yok burgeri köfteyle değil, sadece füme etle yemek istiyorsanız, tercihiniz 150 gram füme etle yapılan Chicago Burger’den, ızgara bonfileyle yemek istiyorsanız Lokum Burger’den yana olmalı.
Burgerler için üç farklı köfte büyüklüğü seçeneği var; 120, 200 ve 240 gram. 120 gram hanımlar için son derece yeterli olurken, beyler genellikle 200 gramı tercih ediyor. Bir gaflet anında 240 gram söyleyecek olursanız yemeğin ardından gözünüzün kararmasını, tansiyonunuzun fırlamasını da göze almalısınız.
Burger köftelerinin nasıl pişirildiği, bu sürecin tabii ki en önemli kısımlarından. Virginia Angus’ta etler çapraz döküm ızgarada pişiyor ve yeterince kalın şekillendirilmiş olduğu için pişerken içi biraz sulu kalıyor. Bu da -mekanın kendi ürettiği susamlı ekmekle de birleştiğinde- burgerin lezzetine lezzet katıyor. Etinizi iyi pişmiş söylediğinizde genellikle orta pişmişe daha yakın bir pişirme seviyesiyle sunuluyor, fakat kesinlikle başarılı bir ayar olduğunu söyleyebiliriz.
Hamburgerin yanında gelenekselleşmiş bir lezzet olarak getirilen patates kızartması ise maalesef daha iyi yapılabilirdi. Klasik patates tava sevenler için bir miktar hüsranla sonuçlanan bir deneyim olabilir çünkü biraz fazla baharatlı ve elma dilim patatesi andıran bir tat. Fakat bunun gücü, Virginia Angus’un olağanüstü burgerlerinin damağınızdaki tadını silmeye tabii ki yetmiyor.
Halihazırda aç olanların midesini kazıyan, aç olmayanlarıysa acıktıran bu yazımızın ardından tavsiyemiz şu: Kendinize güzel bir ödül vermek istediğinizde ilk işiniz Virginia Angus’u ziyaret etmek olsun!