Asıl adı Sun-Tzu Sun-Wu Sun-Zi olan Sun Tzu, M.Ö. 544 yılında bugünkü Çin topraklarında bulunan Ch’i Devleti’nde doğmuştur. Adının anlamı ‘Ustanın Güneşi’dir. Çinli bilge, bir komutan ve önemli bir filozoftur. Sun Tzu’nun tam olarak hangi tarihler arasında yaşadığı bilinmese de yaşamının savaşan beylikler dönemine denk geldiği tahmin ediliyor. Çin’deki bilgelerin bu belirsizliği, bilgelerin ölümlerine doğru ortadan kaybolmayı seçmelerinin çok alışılagelmiş bir durum olmasına yorumlanıyor.
Savaş stratejisi üzerine yazdığı Savaş Sanatı adlı kitabı dünyanın en eski strateji kuramları olarak kabul edilir. Kitapta bir komutanın nasıl olması gerektiği ve nasıl davranması gerektiği ile ilgili teknikler bulunmaktadır. Bu kadarıyla sınırlı değildir; hükümdarla ilgili danışlar, askerin ne yapması gerektiği, arazi koşulları, dağ, nehir, kır… Özetle bu eser nitelikli bir savaş kılavuzudur.
Tabii ki bunları bilmekteki amaç, zafer kazancıdır. Zafer kazanmak için bu teknikleri uygulamak zaferi kolaylaştıracaktır. Atasözü niteliğindeki Tzu deyişleri günümüze ulaşmıştır. Her biriniz onun bir özlü sözünü duymuşsunuzdur.
Tzu’ya göre savaşı kazanmak için 5 koşul vardır:
- Savaşı, ne zaman savaşıp ne zaman savaşamayacağını bilen kazanır.
- Savaşı, elindeki zayıf gücü de kuvvetli gücü de nasıl kullanabileceğini bilen kazanır.
- Savaşı, ordusunun bütün kademelerinde aynı canlılığı taşıyan kazanır.
- Savaşı, kendini düşmanın hazırlıksız olduğu zamanı beklemeye hazırlayan kazanır.
- Savaşı, askeri kapasiteye sahip olup hükümdar tarafından müdahale edilmeyen ordu kazanır.
Bunlara uyanlar için zafer kaçınılmazdır demiştir. Bir başka sözü de “En büyük ustalık zayıf ve beceriksiz gözükmektir”dir. Burada gerçekten bunun ne kadar zor bir kabiliyet gerektirdiğini tahmin edebilirsiniz. Bir komutan yüzlerce askeri ve donanmasıyla nasıl zayıf ve beceriksiz gözükebilir? Ya gerçekten bilinçli hatalar yapıp taktik uygulamalı fakat bunda da kayıplar kaçınılmaz olur ya da gerçekten beceriksiz olup büyük bir mucizeyle zaferi kazanabilir.
“Düşmanını hor görüp planlamayı ihmal eden, düşmana esir düşmeye mahkumdur.”
Bu düşünce orduyu ve komutanı daha rahat olmaya ve savaşı ciddiye almamaya ittiğinden zaferin zor olacağını belirtmiştir.
Tzu, zafer dışında ülkenin menfaatleri için de ekonomik taktikler vermiştir.
“Savaş teçhizatlarını kendi ülkenden getir fakat atların yem bulmak için düşman arazisinde eşelensin. Böylece ordun, ihtiyacını karşılayacak kadar yiyeceğe her zaman sahip olacaktır.”
“Devlet hazinesinin yoksulluğu, ordunun vatanından uzakta düşman arazisinde savaşması daha çok lojistik destek ihtiyacını gerektirir. Uzakta savaşmakta olan orduya yardım, ülke halkını yoksullaştırır. Öte yandan ordunun yakında olması da fiyatların yükselmesine neden olur ve yüksek fiyatlar da halkın yaşam standardını düşürür.”
“Akıllı bir general düşman ordusunu yağmalamaya önem verir. Düşmandan alınacak bir araba malzeme kendi ülkesinden çıkacak yirmi araba malzemeye tekabül eder.”
Ona göre “Gerçek zafer savaşmadan kazanılan zaferdir, gerçek önder savaşmadan kazanan önderdir”.
Tzu’nun bu rehberlik eden sözleri asırlardır değerlerini korumaktadır. Savaş Sanatı birçok konuda ünlü şahsiyetlere ilham olmuş ve kararlarında onları etkilemiştir. General Douglas MacArthur, İmparator Napolyon Bonapart ve Führer Adolf Hitler bunlardan bazılarıdır.
Sun Tzu’nun bu yol gösterici öğütleri sadece askeri alanda değil ekonomi ve iş hayatında da büyük ölçüde kullanılmaktadır. Birçok ülkenin Harp Akademilerinde ders kitabı olarak okutulmaktadır.