Eski kitap hastalığı diye bir şey var. Onlara bir alıştığınızda yeniler ikinci el kitaplar kadar haz vermiyor insana. Sararmış, yıpranmış sayfalar kitabın eski olduğunu değil, çok şey yaşayıp, çok el değiştirip, artık bir ruhu olduğunu, yaşlandığını gösteriyor. Siz onlara alıştığınızda ise bu kitaplardan aldıkça alasınız geliyor ve onlar artık sizin sahiplendiğiniz eskimeyen eski dostlar oluyor. 🙂
Sahaf festivali uzun süredir her yıl Beyoğlu Tepebaşı’nda TRT binasının yakınında kuruluyor. Bu güzel atmosferi yaşamayan varsa 19 Ekim akşamına kadar gidip görebilirsiniz. Ben bu yıl iki kez gittim, keşke vaktim olsa birkaç kez daha gidebilsem. Belki uzama ihtimali varmış, bayram tatili sonrası tekrar bir gitmeyi çok istiyorum. Gitme fırsatı bulamayanlar için biraz fotoğrafladım. Benim objektifimden şöyle bir bakın, sizce de görmeye değer değil mi? 🙂
Ben bu yıl kitaptan çok plağa yatırım yaptım sanırım. Amatör bir plak koleksiyoncusu olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum 🙂 O da başka bir hastalık. Onun için başlı başına birkaç yazı yazmam lazım sanırım. Sahaf festivali de benim için bulunmaz fırsattı. Birbirinden güzel bir sürü plak aldık, yeni yeni insanlarla tanıştık. Artık her cumartesi gidebildikçe Taksim’deki kitap mezatına gideceğiz. Çok güzel bir ortam ve koleksiyonluk inanılmaz kitaplar açık arttırmayla çook çok ucuza satılıyor. Kitap haricinde plaklar, dergiler, eski fotoğraflar, objeler ve çok enteresan şeyler de müzayedede oluyor.
Bana kalırsa bu sahaf festivali farklı farklı ilçelerde her ay hatta her hafta olsun, hiç sıkılmadan gider gezerim 🙂 Sizler bu yılki sahaf festivaline gittiniz mi? Nasıl buldunuz?