Louvre müzesi; tarihin en büyük müzesi. Fransa, Paris’in altın noktası. Tarihin en önemli eserlerinin neredeyse hepsinin sergilendiği Louvre, Paris’e giden herkesin ilk duraklarından biri oluyor. Önemini anlat anlat bitiremeyiz. Peki bu tarihi müze günümüze kadar nasıl geldi? Ne zaman müze oldu?
Louvre müzesi, 12. Yüzyılda II. Philip tarafından İngilizlere karşı savunma kalesi olarak inşa ettirildi. O zamanlar çevresi tamamen ormandı. 14. yüzyılda V. Charles binayı rezidansa çevirirken 1546’da I. Francis binayı rönesanstan etkilenerek restore ettirmiştir. Bina, seneler boyu sürekli genişlemiş, farklı şekillere girmiştir. Her gelen binaya bir farklılık katmıştır.
Binanın müzeye dönüşmesindeki ilk adım 18. yüzyılda olur. Özellikle soylular, görkemli Louvre’un bir sergi alanına dönüşmesini, içeride kimi eserlerin gösterilmesini istemişti. İstekler üzerine 1750 yılında XV. Louis, 96 parça eserin içeride sergilenmesine izin vermiştir. XVI. Louis ise serginin bir gelenek olmasını ister. Fakat o zamana kadar Louvre hep soyluların gidebildiği bir sergi idi. Louvre sarayına girme şansına sahip olanlar ancak eserleri görebiliyordu. Fakat Fransız devrimi ile her şey değişti. Fransız devrimi sonrası XV. Louis hapse atıldı ve Louvre, bir daha asla değişmeyecek şekilde müzeye çevrildi. İçerisindeki her şey halka adandı. 10 Ağustos 1793’te açılan Louvre müzesinin o günkü girişi ücretsizdi. 537 resim ve 184 sanatsal parçanın gösterildiği o günden bu güne Fransızlar müzedeki parçaları arttırdı. Parçalar arttıkça bina da büyüdü. Günümüzde binanın içerisinde 380 bine yakın parça bulunmaktadır.
Müzenin içindeki parçaların çoğalması ise I. Napolyon’a dayanır. Napolyon, gittiği, fethettiği yerdeki eserleri toparlayarak Louvre’a getirtmiştir. Bir nevi her şeye el koymuştur. Dünyanın birçok yerinden eserler böylelikle müzeye gelmiştir. Birçoklarına göre Louvre hırsız bir müzedir. İtalya’ya da giren Napolyon, ordan birçok eseri Louvre müzesine getirir. Hatta bu durum Goethe’yi rahatsız etmiş, Louvre’un İtalyan Sanatını mahvettiğini söylemiştir.
Günümüzde Louvre müzesi dendiğinde akla gelen ilk görüntü piramittir. En azından Google bize böyle gösteriyor. Piramit, müze kadar eski değil tabii ki. 1983 yılında dönemin başbakanının ortaya attığı bir fikirle proje başına getirilen Ieoh Ming Pei, binaya yepyeni bir giriş yolu sağlayan muhteşem Piramit’i yapar. O günden beri binanın 2 girişi vardır.
Müze, dünyanın en büyük müzesidir. O kadar büyüktür ki içeriyi bir günde gezmek mümkün değildir. 17 euro civarı bir giriş ücreti olan müze Fransız devletine ait olsa da 1990’dan itibaren özgürdür. Her yıl 8 milyon ziyaretçi alan müzenin yıllık kazancı 120 milyon euro civarındadır. Yıllık 350 milyon euroluk bütçesi olan müzenin 180 milyonu devletten gelmektedir.
Louvre müzesi Fransa, Paris’in en kült noktalarından biri olsa da farklı yerlerde de zincir müzeleri mevcuttur. Fransa’nın Lens şehrinde, Arap Emirlikleri’nin Abu Dhabi şehrinde ve İran’ın Tahran şehrinde de Louvre müzesine gidebilirsiniz.
Louvre müzesi, sadece ziyaretçilerin değil sinemacıların da, şarkıcıların da ilgisini çeken bir yerdir. 2006 yılı yapımı The Da Vinci Code filminde Louvre müzesi kullanılmıştı. 2018 yapımı Beyonce ve kocası Jay-Z’nin Apeshit şarkılarının klibi tamamen Louvre müzesinde geçmektedir. Tabii siz şimdi Louvre müzesini kapatmışlar, vay be diyeceksiniz ama Louvre müzesini kapatmak o kadar da pahalı değildir. İyi bir geliri olan herkes Louvre müzesini kiralayabilir.
Müze, tarihin en önemli eserleri ile dolu. Louvre’daki eserler denince ilk akla gelen de Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa eseri oluyor. Özel bir fanusta gösterilen Mona Lisa, günde 15 bin ziyaretçi çekiyor. Güzel sanatlar öğrencilerine girişin ücretsiz olduğu müzede okulda öğrendiğiniz o bütün isimlerin eserleri mevcuttur. Bu yazı da oraya gitme imkanı olmayanların en azından müze hakkında bilgi edinmesi ve müzedeki kimi eserlerin görsellerine ulaşabilmeleri için hazırlanmıştır.