Almanya’nın güneyinde Bavyera bölgesinde yer alan birbirinden güzel tarihi kasabaları ve doğa harikası güzellikleri birbirine bağlayan bir yol var ki, gerçekten görülmeye değer…
400 kilometrekarelik alana sıralanmış 27 kasabanın her biri adeta Ortaçağ’dan kalma bir film karesinden çıkmış, zaman durmuş ve size adeta bu zaman tünelinin içerisinden geçiyormuşsunuz hissi veriyor.
Romantik Yol, öyle çok süprizi içinde barındırıyor ki, çocukluğumuzdan beri Walt Disney’in filmlerinde gördüğümüz üzerinden yıldız kayan şato bile meğer bu rota üzerinde yer alıyormuş.
Bavyera bölgesi ve Romantik yol, daha önce ziyaret etmemiş olanlar için Almanya’nın hafızalara yer etmiş olan gri tonlardaki rengi ve soğuk imajına tam anlamıyla bir tezat oluşturuyor. Çünkü bu bölge göz alabildiğine yeşil… Hatta yeşilin tüm tonlarını içinde barındırıyor diyebiliriz.
Kuzeyinde Würzburg, güneyinde Füssen arasında kalan tematik bir yol rotası olan bu yol, Ortaçağda ticari amaç için kullanılıyormuş. Almanya’nın orta kısmıyla güney kısmını birbirine bağlayan yol üzerinde doğal güzelliklerin dışında ortaçağ şatoları, kaleler, köprüler gibi birbirinden farklı kültürel eserleri görmek mümkün.
Aslında eski bir Roma yol güzergahını izleyen Romantik Yol rotası, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya’yı işgal eden Amerikan Askerlerince keşfedilmiş. Almanlar ise İkinci Dünya Savaşı’nın ardından hızlı bir kalkınma planı oluşturup, ülkeyle anılacak bir turizm rotası oluşturmak için bu bölgeyi tekrar gözden geçirmişler. Bu noktadan yola çıkarak, Naziler tarafından Almanya’nın üzerine yerleşen kötü imajın silinmesi için Romantik Yolu sahiplenmeye karar vermişler. Özellikle Nazizm’in doğduğu yer olan Münih’in üzerindeki algıyı, Romantik Yol’un başkenti olarak yerleştirmeye çalışarak bir nebze olsun bu kötü imajı hafifletmeye çalışmışlar.
Avrupalı turistlerin uğrak noktalarından biri olması, kurdukları stratejinin çalıştığının bir göstergesi gibi görünüyor. Ancak yılda yaklaşık 3 milyon kişinin ziyaret ettiği her köşesi süprizlerle dolu Romantik Yol, Türk ziyaretçiler tarafından ise hala yeni sayılabilecek nitelikte…
Romantik yol Bavyera ile Baden Württemerg eyaletlerini kapsıyor. Rotanın bir ucundaki Füssen, Bayvera’nın başkenti Münih’e, diğer ucu olan Würzburg ise Frankurt’a yaklaşık birer saat mesafede yer alıyor. Bu sebeple seyahatinizi şayet Münih’te her yıl ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde düzenlenen, şehrin en büyük festivali olarak gösterilen Streetlife Festival’ine denk getirirseniz, Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferlerinden biri ile Münih’e uçmanızı öneririz. Genellikle Mayıs ve Ekim ayının 2.haftasonu düzenlenen festival 2 gece 3 gün sürüyor. Bölgenin tasarımcılarını, sanatçılarını, müzik ve dans gruplarını şehrin en büyük ve görkemli tarihi caddesi boyunca biraraya getiriyor. Yaklaşık 250.000 ziyaretçinin katıldığı festival Odeonplatz’dan başlıyor, Siegestor’a kadar uzanıyor. Normalde trafiğe açık olan cadde, Streetlife Festival için trafiğe kapatılıyor. Şehrin en büyük parkına kadar uzanan cadde boyunca devam eden alana, yiyecek ve içeçek standları, performans merkezleri için sahne ve ses sistemleri, kaykay ve paten grupları için özel akrobatik parkurlar kuruluyor. Dans gösterileri, dj eşliğinde özel performanslar, birbirinden farklı tasarımcıların Bavyera bölgesine özel geleneksel kıyafet standları, organik ürünler ve bu sisteme uygun geliştirilmiş çeşitli tasarım ürünleri yerleştiriliyor.
Oldukça renkli geçen festival boyunca dünyanın pek çok yerinden etkinlik için buraya gelmiş ziyaretçilerin yanı sıra, gençleri ve öğrenci gruplarını görmek mümkün…
Romantik Yol için seyahatinize Münih’ten başlamanız durumunda, merkezi bu şehir olarak belirleyip konaklamanızı burada yapıp, her gün birkaç kasaba gezip tekrar Münih’e dönebilirsiniz.
Bunun için arabayı kullanmayı sevmeniz ve güne erken başlamanız yeterli… Kaldı ki yeşilliklerle kaplı keyifli yol boyunca ne kadar da doğru bir karar verdiğinizi düşünüp heyecanla bir kasabadan diğerine devam edeceğinize eminiz. Bu arada fotoğraf makinanızda yer kalmayabilir, aracınızda buna uygun bir şarj aleti bulundurmanızda fayda var.
Romantik Yol programınızda dikkat etmenizi önerdiğimiz önemli nokta, görmek istediğiniz şatoları önceden belirlemeniz ve bunlar için biletlerinizi internet üzerinden önceden almanızdır. Böylelikle şatoların bilet alım kuyrukları üzerinden vakit kaybetmemiş, günde birkaç ziyaret yapmış olabilirsiniz.
Yol boyunca hafızalarınızda yer edecek en dikkat çekici bölge kuşkusuz Füssen yakınlarındaki Hohenschwangu kasabasının yakınında sarp bir tepe kurulmuş olan, Royal Neuschwanstein Şatosu.
Walt Disney ve Yüzüklerin Efendisi filmlerine konu olan üzerinden yıldız kayan şatonun hikayesi ise biraz hüzünlü…
Bavyera’nın 18 yaşında tahta oturan romantik kralı II.Lutwig’in yaptırdığı 19.yüzyılın Neo-romantizm mimari stilini yansıtan 6 katlı şato, dışarından görkemli gibi gözükse de içine girdiğinizde kasvetli ve sanki sadece kralın yaşayabileceği şekilde düzenlenmiş.
Sanata ve müziğe ilgi duyan, opera sanatçısı Wagner hayranı olduğu söylenen II.Lutwig’in, saray ressamı Christian Jank’a tasarlattığı şatonun yapımı ilginç bir şekilde 17 yıl sürmüştür. Ancak kasabalılar tarafından, kasabanın tüm imkanlarını kullanarak, gereksiz bir harcama yaptığının dilden dile dolaşması Kral’a olan tepkiyi artırmıştır. Bu yüzden şato II.Lutwig’e uğurlu gelmemiş ve yapımı yıllarca süren şatoda sadece 170 gün yaşayabilmiştir. Kral’ın önce Stanberg Gölü kenarında bulunan Berg Kalesi’ne hapsedildiği ardından da göl kenarında ölü olarak bulunduğu bilinmektedir.
Bu bölgede yer alan bir diğer etkileyici şato ise, II.Lutwig’in babası II.Maxmillian tarafından yapılmış Hohenscwangau Şatosu. Ancak her ne kadar göz doldursa da, Neuschwanstein’in bulutları içerisinde sönük kaldığını göreceksiniz.
Ancak şatoyu gezerseniz içerisinde Türk Odası’nı mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. II Maxmillian hükümdarlığı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaret etmiş ve bu odayı o nedenle yaptırmış.
Romantik Yol üzerindeki durakların en güzelleri arasında yer alan Rothenburg ob der Tauber’in, Almanya’nın en iyi korunmuş Orta Çağ kasabalarından biri olduğunu söyleyebiliriz.Tarihi sokakları gezmek, dükkanları göz atmak, hala o dönemde yaşıyormuş hissini veren kasaba halkının hayatını gözlemlemek için ideal.
Romantik Yol üzerinde yer alan bir başka ziyaret etmenizi önerdiğimiz durak ise UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Würzburg kasabası.
Kasabanın İkinci Dünya Savaşı sonrasında yerle bir olması sebebiyle aslına uygun olarak yeniden inşa edilmesi, yüzlerce yıllık gibi görünen binaların aslında yeni olduğunu anlaşılmaz hale getirmiş. Kasaba içerisinde özellikle Residans Würzburg ziyaret edilmesi gereken barok tarzda yapılmış, eşsiz süslemeleriyle gözalıcı görünümde. Görülmeye değer bu sarayın giriş alanındaki dev freskin ilginç yanı ise Türkiye’den gelmiş olması. Sarayın sergi salonunda Osmanlı padişahlarına ait tablolar da bulunuyor.
Bir diğer görülmesi gereken kasaba, Dinkelsbühl. 400 yıl boyunca bozulmadan korumayı başarmış olan kasabada şekerlemeci ve çömlekçi dikkanları görülmeye değer.
Almanya’nın doğal güzellikleri içerisinde yer alan Romantik Yol’undaki tarihi kasabaların sizi şaşırtacağına ve keyifle döneceğinize eminiz.