2005 yılında vizyona giren Yılmaz Erdoğan’ın filmi Organize İşler, hem ileride yıllarca unutamayacağımız bir film oldu hem de bizi gelecekte adından bol bol söz ettirecek birçok oyuncu ile tanıştırdı. Hatta sosyal medyada bol bol paylaşılacak birçok replik verdi. Kimilerine göre vasat bir film olan Organize İşler, bence, Türkiye’de yapılmış en başarılı -karikatürize- filmlerden biridir. Aksiyon, hızlı kurgu, karakter tasarımı bakımından ülkede yapılmış en güzide işlerden biridir. Yılmaz Erdoğan 2. filmin geleceğini duyurduğunda, hepimizi bunun bir “para” filmi olduğunu düşündük. Artık çok umursamıyorum ama durum budur. Fakat şunu söylemem gerek, ne kadar da “tuttu, devamını yapayım” kafasında olsa da, Yılmaz Erdoğan hakkını fazlasıyla vermiş.
Kısaca konusuna değinelim… İstanbul sokaklarının en üçkağıtçı isimlerinden Asım Noyan, yine ve yeniden insanları kendi deyişiyle tokatlamaktadır. Fakat bu sefer konu onun organize işleri değil, kızının evlenmek üzere olduğu adamın şehirde başkaları tarafından dolandırılması. Bu alemde kimse Asım Noyan’ın kızını dolandıramaz! Asım ve çetesi kızını dolandıranları ararken, ekipte pis işlere karışan Taklacı Ziya’nın da peşinde oldukça çılgın bir adam olan Saruhan vardır. 3 farklı çete, İstanbul sokaklarında birbirini aramaya başlar. Kısacası: Sazan Sarmalı.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Konu bakımından ilk film kesinlikle bir klasik olarak kalacak fakat Sazan Sarmalı da kesinlikle iyi bir film ve izleyeni kesinlikle üzmeyecek türden. Neden? Çünkü Yılmaz Erdoğan, çektiği filmin hakkını sonuna kadar vermiş. İlk filme nazaran çok daha fazla aksiyon koyan yönetmen, yönetmenlik ve kurgu olarak da kendini geliştirmiş. 2 saatlik av-avcı filminde hiç sıkılmayacak, her anında zevk alacaksınız. Burada klişe sahneleri dışarıda bırakıyorum. Sinema klişeler olmadan da olabilir fakat olamıyordu.
Sazan Sarmalı; ilk filme göre çok daha karikatürize. O zamanlar Yılmaz Erdoğan’ın öğrencisi olan ve pek de bilinmeyen oyuncuların hepsi artık kendi başına yıldızlar. O bakımdan film tam bir yıldız karması. Fazla karikatürize olmalarını hiçe sayarsak herkes oyunculuk adına mükemmel bir iş çıkartıyor. İlk filmde birkaç ünlü varken ikinci filmde herkes ünlü ve hepsi, kendi çapında şovunu yapıyor, sizi güldürüyor.
Fakat filmde bir karakter var ki, kendisi filmin bile önüne geçmiş: Kıvanç Tatlıtuğ, nam-ı diğer Saruhan. Kıvanç Tatlıtuğ, her daim beğendiğim ve bu ülkede harcandığını düşündüğüm biri. Evet, artık “sert erkek” rolüne takılı kalmış durumda ama kendisini Vikings’e koysanız, çoğundan iyi olacaktır, bundan eminim. Fakat bu sefer canlandırdığı karakter o kadar farklı ki, filmin ötesinde bir mükemmelliğe sahip. Ve eminim ki rolünün yarısından çoğu doğaçlama. Sadece şunu söylemek istiyorum, neyi? Organize İşler 2, sırf Kıvanç Tatlıtuğ için bile izlenir.
Kızlar niye büyüyor ki, babalar küçülsün.
Yılmaz Erdoğan’ı da es geçmeyelim. Kendisi de o dudaklar ile muhteşem bir iş çıkarmış. Kusura bakma, Bensu Soral, bizimle değilsin; filmin en göze çarpan oyunculuğu senindi. Sazan Sarmalı’nın ilk filme nazaran daha basit bir senaryosu olmasına rağmen daha karışık ve daha kompleks bir macera söz konusu. Özellikle şehir içerisinde geçen araba ile kovalamaca sahnesi adeta mini bir Mission Imposible Fallout idi.
Sözün özü… Organize İşler 2, yıllar sonra “gene tutar bu” kafası ile dönmüş bir film olarak gözükse de Yılmaz Erdoğan filminin hakkını vermiş. İzlerken içimden şunu düşündüm. Para var, oyuncular var, imkan var. Acaba diğerleri neden Yılmaz Erdoğan gibi filmler çekmiyorlar? Tamam, yan yana gelip hepimizin eleştireceği şeyler yaptılar. Fakat Şahan’ın filmleri ile şu film aynı olamaz. O da Yılmaz Erdoğan gibi işine önem verse ya?