Yapım Yılı : 2016 Tür : Aksiyon, Suç, Dram
Başrollerinde Emma Roberts ve Dave Franco’nun olduğu Nerve’ün yönetmenliğini Henry Joost ve Arial Schulman yapıyor. Daha önce serinin en güzel filmlerinden biri olan Paranormal Activity 4’ün yönetmenliğini yapan ikili bu sefer de Nerve’ün koltuğuna beraber oturuyor. Eğer daha önce izlediyseniz, Nerve’ün birçok filmin karışımı olduğunu farkedersiniz. Nerve, bir gençlik filmi olarak başlıyor, VHS vari montaj emareleri gösteriyor, filmin ortasına doğru Black Mirror’ın White Bear bölümüne dönüşüyor ve en sonunda The Game olarak kapanıyor. Montajın ve popüler kültürün deliliğe ulaştığı filmleri seviyorsanız, Nerve’ü büyük ihtimal seveceksiniz.
Vee(Emma Roberts) orta halli bir ailenin, fotoğrafla ilgilenen kendi halinde kızıdır. Sydney ise onun çılgın, her şeye meydan okuyan, hiç korkmayan, hayatı -sözde- dolu dolu yaşayan arkadaşıdır. Sydney, Nerve adlı bir oyun oynamaktadır. Nerve, kişilerin izleyici ve oyuncu olarak ikiye ayrıldığı, izleyicilerin oyunculara “doğruluk mu cesaretlik mi” temalı meydan okumalar yaptığı ve oyuncuların bunları yaparak para kazandığı bir oyundur. Sydney, bu oyunun yıldızlarından biridir ve yıldızlığın verdiği ego ile arkadaşı Vee’yi küçük düşürücü bir olay yaşatır. Bunun üzerine Vee, “izleyici” olmadığını kanıtlamak adına oyuna girer ve Vee’nin hayatını değiştirecek bir gece başlar.
Oyuna bağlandığınız zaman, oyun, sizin sosyal medyanızdaki bütün verileri toplayarak kişiliğinizi çıkartıyor ve ona göre meydan okumalar yapıyor. Çoğunluğu, kişilerin karakterine ters düşen şeyler. Vee, daha ilk meydan okumasında Ian ile tanışır ve bütün bir oyunu Ian ile geçirir çünkü izleyiciler ikiliyi çok beğenmiştir. Bundan sonraki bütün meydan okumalar ikisi için de geçerli olacaktır. Oyunun tek önemli noktası ise: Kazandığınız parayı alabilmek için o geceyi birinci tamamlamanız gerek. Birinci tamamlamak ise büyük fedakarlık gerektiriyor.
Film dediğim gibi bir gençlik filmi olarak başlıyor ama daha sonra “hit” uğruna deliren insanların olduğu bir filme dönüşüyor. Sırf popüler olabilmek, izleyici kazanabilmek adına insanlar ölmeyi bile göze alıyor. İzleyiciler ise ellerinde telefonları ile onların ölümlerini telefonlarıyla kaydedebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Film burada işte Black Mirror’a bağlanıyor.
Film zaman zaman aksiyona bile kayıyor. Yer yer gerilim, yer yer aksiyon oluyor. Nerve’ün bütçesi 20 milyon dolar. 20 milyon doların neredeyse tamamının kurguya gittiğine eminim. Filmin yarsını açılı bir şekilde, yarısını ise telefonların kamerasından izliyoruz. Bu kurgu çeşidinin bir adı var mı bilmiyorum ama VHS’de yer alan modelleme ile aynı. Ürkütücü videolar, renkli ve net yazılar, bilgisayarın arkasında yer alan ama kim olduğu bilinmeyen manyaklar. VHS’de de sistemin arkasında kim olduğu bilinmiyordu, Nerve’de de asla arkada kim olduğuna ulaşamıyoruz.
Film gayet başarılı bir oyunculuğa sahip. Gençlik filmi, bol pembeli poster demeyip gitmenizi öneriyorum. Yok artık bu gerçek olamaz diyenler için de Tayland’da ya da Amerika’da Pokemon kovalayan toplulukları örnek veriyorum. Bunlar günümüzde var. İnsanlar popüler olabilmek, herhangi bir oyunda üst noktaya ulaşabilmek için delirmeye hazırlar. Bu delirmeye hazır olan insanlar, Vee gibi Sydney gibi sıradan hayatı olanlar ya da hiçbir şey olamamış insanlar. Filmde bilgisayar kurdu olan Tommy bu oyuna girmiyor çünkü Tommy’nin böyle şeylere ihtiyacı yok. Nerve, günümüz popüler kültürünü teknoloji ile güzel birleştirmiş ve insanlığın beğenilmek adına delirebileceğini, ölümü bile göze alabileceğini gösteriyor. Şayet 2020 yılında böyle bir oyun yapılırsa, filmde yaşananların hepsini gerçek hayatta görmemiz mümkün olabilir.