Star Wars, sinema tarihi için gerçekten çok büyük bir çalışma. Kendine özel bir tarihi, evreni, gezegenleri, karakterleri ve teknolojisi olan bir hikaye. İyiyi ve kötüyü birbirinden ayıran bir güç bile var! Dünya’da öyle bir güç olduğunu düşünsenize? Müthiş olurdu. İyi tarafta herkes iyi, herkes birbirinin iyiliğini düşünüyor, herkes ”Bir şeyleri nasıl daha iyi yapabilirim.” diye düşünüyor. Tabii bir de kötü taraf var, daha çekici, her zaman daha güçlü taraf kötüler olmuştur. Hele de Star Wars’da; Darth Vader, Darth Maul, General Grevious, Kont Dooku ve Palpatine gibi güçlü ve sevilesi karakterler varken(Dooku ve Palpatine pekte sevilesi değil ama neyse.), kötüleri sevmemek elde değil.
Biraz karakterlerden bahsetmek istiyorum. Evet Harrison Ford, Carrie Fisher, Mark Hamill 32 yıl geçmesine rağmen yine Star Wars evrenindeler ama ben onlardan değil, yenilerden bahsedeceğim. Özellikle film de öne çıkan 3lü; Finn karakteriyle John Boyega, Rey karakteriyle Daisy Ridley ve Kylo Ren yani yeni Darth Vader olma potansiyeli taşıyan karakteriyle Adam Driver.
Kylo Ren; Darth Vader sempatizanı, onun yolundan ilerlemek, onun yarı da bıraktıklarını tamamlamak için uğraşıyorsun ki, Anakin Skywalker’ın kötü tarafa geçtiği yaştan da daha gençsin. Gücü iyi kullanıyorsun, zihin okuyabiliyorsun, lazeri bile havada durdurabiliyorsun, hemde daha eğitimini tamamiyle bitirmeden bunları yapabiliyorsun. Ama şu kaskını her yerde çıkarma artık! Boşuna mı takıyorsun sen o kaskı? Kask tanınmamak için takılır, sen yakaladığın bir gezgin kızı sorguya sokuyorsun, kız istedi diye kaskını çıkartıyorsun. Yapma!
Finn: Aslında FN-2187 kodlu bir Stormtrooper olan bu genç Sith askeri, masum insanları öldürmeye vicdanının el vermemesinden kaynaklı olarak kaçmaya karar verir. Tam da o sıralarda Poe Dameron yani Direniş ordusunun en iyi pilotu hatta belki de galaksinin en iyi pilotu, FN-2187’nin bulunduğu üstte tutsaktırve Poe Dameron’la birlikte bir uçak kaçırıp kaçarlar. Finn ismini ona Poe Dameron verir. Gittiği her yerde aslında eskiden Sith askeri olduğunu saklayarak yaşamaya başlar fakat Sith ordusunu tanımasından dolayı hep kafalarda bir şüphe oluşturur. Direnişle tanıştığı zaman ise Sith üstlerini ve ordusunu tanıması hem Finn hem de Direniş ordusu için büyük katkı sağlar.
Rey: 5 yaşında Jakku gezegeninde yalnız başına kalmış bu kızımız, bütün hayatı boyunca ordan burdan bulduğu hurdaları satarak para kazanmaya çalışan, hayat şartlarından dolayı kendini korumayı çok iyi bilen, gücün kendisinin yanında olduğunun farkında bile olmayan biri olarak devam etmektedir sefil hayatına. Finn’in ve bb-8in onu bulmasıyla hayatı bir anda maceralara kucak açar ve kendini keşfetmeye başlar. Gücün bu kadar sevdiği bu kızı sadece yanındakiler değil, İmparatorlukta farkına varmıştır yavaş yavaş. Hatta Kylo Ren’le dövüşlerinde gücü hissettikten sonra baya baya dövmüştür. Ama filmden sonra kafalarda ”Ulan bu kız kimin nesi?” gibi sorular dönecektir elbette.
Star Wars’un bu bölümünde, yıllardır durgun olan güçte, Kylo Ren’in, Darth Vader’ın yarı da bıraktıklarını yapmak istemesiyle, İmparatorluğun yeni ve daha güçlü bir ordu kurmasıyla ve benim düşünceme göre Rey’in gücü farketmesiyle bir uyanma oluşur ve aynı zamanda herkes yıllardır ortalarda olmayan Luke Skywalker’ın yerini gösteren haritanın peşindedir.
Harita ise Poe Dameron adlı bir Direniş pilotundadır. Poe’nun bulunduğu yere Sithler bir saldırı düzenleyince Poe haritayı yanında ki bb-8 adlı robotun içine koyar ve robota burdan olabildiğince uzaklaşmasını söyler. Kendisi de İmparatorluk askerleri tarafından tutsak alınır. İşte herşeyin başladığı yer zaten burası, Poe tutsak alınınca Finn’le yani o zaman ki adıyla FN-2187 ile tanışır. BB-8 ise Jakku çöllerinde dolaşırken Rey ile karşılaşır.
Film izlerken tüylerinizin diken diken olmaması, ürpermemesi mümkün değil. Hele ki Han Solo, Leia ve Luke Skywalker’ın ilk göründüğü sahnelerde! Filmin konusunu eski filmlerin hikayesiyle çok güzel ve gerçekçi bağlamışlar. Ben hiç bir pürüz görmedim başkasının da göreceğini düşünmüyorum.
Filmin bir de şu yönünü hep merak ediyordum izlemeden önce; Günümüzün teknolojisiyle bir Star Wars filminde görüntüler nasıl olurdu? Mükemmel diyemem. Mesela bir Gravity veya İnterstellar filmleri kadar değil ama yine de Star Wars havasını görüntülerle baya iyi yakalamışlar. Gerek gezegenlerin dışardan görünümü, uçak savaşlarında ki görüntüler, patlamalar baya baya iyiydi. Oscar adaylığına bir göz kırpar herhalde.
Zaten üçleme olmasını beklediğim bu film, sonunu açık bitirirken hiç şaşırmadım. Film de en çok şaşırtan şey, Han Solo amcamız oldu tabii ki. Aah ah… Sırf babalık yapacağım diye neler oldu.