Haziran ayını bitirdik ve 2018 yılının 6 ayını tamamlamış olduk. Netflix’in çılgın paralar ödediği Altered Carbon, HBO’nun Westworld’ü, bilmem kaçıncı sezonu oynanan Supernatural gibi birbirinden güzel dizileri gördük, izledik. Fakat bu 6 ay içerisinde adı pek duyulmamış, en azından ülkemizde pek görülmemiş birçok güzel dizi de televizyonlarda yerini aldı. O sebeple biz de belki adını hiç duymadığınız, 2018’in kayda değer irili ufaklı güzel dizilerini sizin için derlemek istedik.
Britannia
Milattan sonra 43 yılı. Roma, İngiltere’yi işgal etti. Tahminen 20 bin kişilik ordusu ile Roma çok büyük bir katliam yaptı. Briton’lara karşı verdikleri savaşı da kazanıp Londra’ya kadar ulaştılar. Britannia, tam olarak bunu anlatıyor. The Walking Dead dizisinden tanıdığımız David Morrisey’in canlandırdığı Aulus’un önderliğindeki Romalılar İngiltere’ye giriş yapar ve bu süreci baştan sonra kadar izleriz. Çılgın savaş sahneleri, kabileler, büyücüler, Roma’nın gaddarlığı ve daha bir sürü detayı ile Britannia, biyografik savaş sevenler için bire bir.
Mosaic
Ünlü yönetmen Steven Soderbergh tüm bölümlerini yönettiği Mosaic bir cinayet dizisi. Sharon Stone’u uzun süre sonra tekrar ekranlarda gördüğümüz dizi Olivia Lake adlı bir çocuk kitabı yazarının parasına çökmeye çalışan çetenin hikayesini anlatır. Yönetmen Steven Soderbergh’in oldukça amatör bir kamera dili ile çektiği dizi biraz yavaş ilerlese de tam bir Soderbergh işi. Bol diyaloglu, planlı, katilli; senenin ortalama üstü dizilerinden biri. Dizinin yapımcıları diziye ilgiyi arttırabilmek için katilin kim olduğunu tahmin edebileceğiniz bir telefon app’i bile geliştirdi.
Waco
İnsanlık tarihinin en ilginç hikayeleri tarikat liderlerinde saklıdır. David Koresh de onlardan biriydi. Branch Davidians kilisesinin lideriydi. Ona inanan koca bir tarikati vardı. Fakat tarikat demek -genelde- tehlike demek de olabiliyor. FBI’ın Texas, Waco’da bulunan bu tarikatten işkillenmesi sonucu başlatılan soruşturmada olay silahlı çatışma boyutuna kadar gider. Tarihe Waco olarak geçen bu olay Quarantine, Devil ve As Above So Below filmlerinden tanıdığımız John Erick Dowdle tarafından televizyona aktarıldı. Dizinin başrollerinde Michael Shannon ve Taylor Kitsch var. Konu tarikat olduğunda yapılan işler genelde güzeldir. Waco, 6 bölümlük izlemeye değer başarılı bir dizi. Kesinlikle öneriyoruz.
The Crossing
ABC’nin yeni dizisi The Crossing aslında çok başarılı bir dizi olabilecekken ortalama üstünde kalmış. Belki de bunu düşünmemizin sebebi The Crossing gibi dizilerin artık seyirci tarafındna ilgi çekmiyor olması. Konusuna değinecek olursak: 100 küsür insan nedeni belli olmayan bir sebepten ötürü sahile vurur. Şerif Jude ve kasabalının el atmasıyla tek tek karaya çıkartılırlar ama sadece 47’si hayatta kalır. Kendine gelenler sevinç çığlıkları atarak kutlamalara başlar. Hemen soruşturma başlatılır, karaya vuranlar tek tek sorguya alınır. Hepsi de aynı şeyi söylemektedir: Gelecekten geldik. İnanması güç olsa da hepsi aynı hikayeyi birebir söylemektedir. Bunun üzerine devlet bu garip olaya el atar ve kurtulanların hepsini karantinaya alır. Kaçarak geldikleri geçmişe alışmaya çalışan insanlar maalesef devlet ile uğraşmak zorunda kalır. Sakin bir kasaba koca bir gizem alanına dönüşü verir.
Troy: Fall of a City
Brad Pitt’in Achilles’i oynadığı meşhur Truva filmi bilirsiniz. BBC bu efsane savaşı dizileştirdi. 8 bölümden oluşan mini dizi filmde gördüğümüz bütün her şeye sahip. Hatta biraz daha fazlasına. Farklı bir yönden bakmayı seçmişler. Dizi, savaştan çok bir aşk uğruna çıkan savaşın krallıklar içerisinde sebep verdiği sorunlara odaklanıyor. Savaş sahneleri ne kadar başarılı olsa da dizi dram ağırlıklı. Ortalama üstü bir dizi olan Troy’un en büyük falsosu, sarışın mı sarışın olması gereken Archilles’in siyahi olması. Politik doğruculuğa kurban giden dizi çıktığı dönemde epey bir tartışılmıştı. Brad Pitt ile kafamızda canlanan Archilles karakterinin siyahi olarak görmek canınızı sıkmazsa tadımlık, güzel bir dizi olduğunu söyleyebiliriz.
Black Lightning
Politik doğruculuğun artmasıyla perdeler siyahi kahramanlarla dolmaya başladı. Daha öncelerinde sadece suçluları canlandıran siyahiler artık eşitliği sağladı. Black Panther örneği bunun ne kadar başarılı sonuçlar verdiğini kanıtlar nitelikle. Televizyonda ise en büyük örnek Black Lightning’dir. Son yıllarda televizyonda yayınlanmış en başarılı süper kahraman dizisi olduğunu iddia edebiliriz. Sabahları siyahilerin ağırlıklı olduğu suçlu bölgesinde okul müdürlüğü yapan Jefferson Pierce akşamları da Black Lightning olarak adaleti sağlıyor-du. Süper kahramanlığı ailesi için bırakmış olan Jefferson mahallede artan suç oranları ve bu kaosun kızlarına dokunması sonucu gece nöbetlerine geri döner. Süper kahraman olmanın sorumluluk ve zorluklarına odaklanan dizinin temel mesajı, özellikle genç afro Amerikalıların çıkardığı kaos. Yoklukta silaha sarılmayı tercih eden gençlerin, varlıkta da hala silahı tercih etmeye çalışması dizinin her bölümünde ince ince işleniyor.
Counterpart
J.K. Simmons’ın başrolünde olduğu dizi bir polisiye bilimkurgu. Nasıl olduysa dünyamız copy-paste ile yıllar önce kopyalanmış. Fakat kopyalanan dünyadaki insanların kaderi bizimlinden farklı olmuş. Bizim dünyamız gayet huzurluyken öbür dünya kaosa sürüklenmiş. Basit bir şirket çalışanı olan Howard Silk, bir gün kendisi ile karşılaşır. Ya da karşılaştırılır. Kendisi bir şirket çalışanıyken öbür Howard ise suikastçi olmuştur. Halbuki geçmişleri aynıdır. O şirket elemanı olurken öbürü nasıl suikastçi olabilirdi? İki dünya arasında çıkmak üzere olan savaşın engellenemesi de bu iki Howard’a kalır. Tabii biri işinde uzmanken öbürü hala kendisinden bir tane daha olduğunu bile kabullenememiştir.
The Terror
AMC’nin yeni dizisi The Terror, senenin en başarılı işlerinden biri. Ülkemizde pek az bilindiği için listeye almak istedik. 1848 yılında HMS Terror ve HMS Erebus adında iki savaş gemisi kuzey batı buzullarına bir görev için yola çıkar. Bir daha da bu iki gemiden haber alınamaz. Gemilere ne olduğunu öğrenemeyiz. Ta ki AMC dizisini yapana kadar. Terror ve Erebus’un başına gelenlerin kurgulandığı dizi gerilimin, aksiyonun, gizemin ilmek ilmek işlendiği son derece başarılı bir iş. Yer yer vahşi, yer yer korku dolu anlar yaşayacağınız dizi kesinlikle senenin en güzel dizilerinden biri. Başrollerinde Jared Harris ve Tobias Menzies’in olduğu dizi sizleri karanlık ve soğuk bir yolculuğa davet ediyor.
Marvel’s Cloak and Dagger
Cloak and Dagger daha yeni başlamasına rağmen önermek istediğimiz bir dizi. Marvel, maalesef dizi konusunda bir türlü doğru yolu ya da orta yolu bulamadı. Kimisi gerçekten iyiyken kimisi çok basit, çocuksu işler olarak kaldı. Lakin Cloak and Dagger öyle olmayacağını daha ilk bölümlerinden gösterdi. Dizi henüz başladığı için tabii ki uzun uzadıya bir açıklama yapamayacağız. O sebeple çok uzatmadan sadece izlemenizi öneriyoruz.
Impulse
UCP’nin yapımcılığını, Youtube RED’in ise yayın organı olduğu dizi 10 bölümlük, diğerlerine nazaran farklı bir süper kahraman dizisi. Çünkü dizide süper kahraman olmaya çalışan bir kişi yok. Dizi, televizyon dizilerinin son dönem en popüler konusu olan tecavüz üzerine odaklanıyor. Okulun popüler çocuğu tarafından arabada tecavüz edilmeye kalkılan Henrietta kurtulmaya çalışırken kriz geçirir ve kendini bir anda odasında bulur. Nasıl olduysa ışınlanan Henrietta ışınlanmadan önce arabayı paramparça ederek havalı çocuk Clay’in sakat kalmasına sebep olur. Kasabalıya “ışınlandım ben” diyemeyeceği için başlattığı yalan silsilesi zamanla koca bir kargaşaya dönüşür ve toparlanamayacak bir hal alır. Bu sırada Henrietta bir türlü atlatamadığı tecavüz psikolojisi ile mücadele ederken bir taraftan da kontrol edemediği ışınlanma sorunu ile birçok belanın içine balıklama dalar. Oldukça ilginç bir dizi olan Impulse özellikle karanlık tarafı ile dikkat çekiyor. İkinci sezonu gelmesi planlanan dizi, bizce, 2018’in kayda değer dizilerinden biri.