“-Sayın Salman, sizin için Türk Sineması’nın çirkin kralı deniyor.
-Ne çirkini ben Türkiye’nin en yakışıklı adamıyım!”
14 Ocak 1949’da Malatya’da dünyaya gelen İlyas Salman şüphesiz ki Türk Sineması’nda önemli bir yere sahip olan oyuncular arasında olduğu söylenir. O ise siyasi duruşu, sivri dili, dobralığıyla her zaman çizgini belli eden, halkın sanatçısı olarak kendisini tanımlıyor.
Ankara Devlet Konservatuarı’nda Konservatuar eğitiminin son yılında okuldan ayrılır. Ama başka bir dedikoyuda göre de okuldan kovulmuştur. Daha sonra ise İstanbul Büyük Şehir Tiyatrosu’nda çalışmaya başlar. Sinema kariyerinden önce tiyatroyla tanışması onum daha da nitelikli bir oyuncu olmasına yardımcı olur. Sinemaya ise Atıf Yılmaz gibi bir ustanın yönettiği Baskın filmiyle giriş yapar. Yavaş yavaş kendi kimliğini bulur.
Kibar Feyzo’da karşımıza Bilo olarak çıkmasının ardından yine Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor’da Bilo Ağa karakteriyle izleyiciyle buluşur. Ve bu karakterler izleyici tarafından oldukça sevilir. Zamanla “Bilo” birçok filme evrilir ve sonunda bir filmde tek başına başrol olur. Artık halk tarafından tanınmaktadır. Fakat kendi fikirlerini açık etmeye başladıkça kendi kuşağı tarafından dışlanmaya başlar. Bunun kanıtlarıyla yıllarca karşı karşıya kalır.
Kendi dönemine tekabül eden Kemal Sunal, Şener Şen, Ayşen Gruda gibi oyuncularla birlikte birçok filmde yer almıştır. Ama şahsi fikrim en çok Şener Şen ile ikili olduğu filmler her zaman daha fazla akılda kalıcı olmuştur. Erkek Güzeli Sefil Bilo, Banker Bilo, Çiçek Abbas, Şekerpare’de beraber gösterdikleri performans Şener Şen ve Kemal Sunal ikilisinden farklı bir izlenim bırakıyor. Kendi kendime hep keşke daha fazla filmde onları izleyebilseydik derim hep.
İlyas Salman’ı hep sinema oyunculuğundan tanıdık fakat aslında çok yönlü bir sanatçı. Kitap çıkartıyor, film çekiyor, şarkı söylüyor ve aynı zamanda bazı dergilerde yazıyor. Zamanında hem başrolünde yer alıp hem de yazıp yönettiği Zavallı ve Aile Bağları adında iki uzun metraj filme sahip. Üstelik Zavallı filmindeki karakteri hala bahsi geçen performansları arasında. Hasretim Sansürlüdür isminde ise bir kitabı var. Kitaplarını ”Sizin İlyas” mahlasıyla imzalayacak kadar da samimi. Birçok türküyü söylemişliği vardır. Hatta bir söylentiye göre 2004-2006’da Gazi Mahallesi’nde bir mekanda düzenli olarak sahne almıştır.
Tabii ki hepsinin nitelikli olduğunu söyleyemeyiz fakat yedinci sanatla uğraşan bir insanın diğer altı sanatla da yakından haberdar olması taraftarıyım. Bu diğer sanat dalları için de geçerli olabilir ama kendi kimliğimle bu görüşü savunuyorum.
Aslında filmografisine dikkatlice göz attığımızda yer aldığı filmlerin zamanla başka bir türe doğru evrilişi gözlemlenebilir. Başlarda komedi filmlerinin aranan yüzü olan İlyas Salman, yaşlılığına doğru Corn Island adında bir filmde başrol olarak kariyerinde radikal bir karar alıyor. Akademi Ödülleri Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü’ne Gürcistan’dan aday olarak seçilen Corn Island sonrasında oyunculuğu birçok insan tarafından beğeni topluyor. Birçok önemli festivalden eli boş dönmüyor. Bir nevi sanat sinemasının kapıları ona ardına kadar açılıyor. Abhaz isminde bir dedeyi canlandırdığı filmde Gürcüce bilmiyor oluşu ise ilginç bir şekilde lehine sonuçlanıyor. Zaten filmin biçimi gereği diyaloğu oldukça az.
Bunların yanı sıra Sarı Mersedes, Sis ve Gece, Lal Gece ve Corn Island’tan sonraki durağı Ve Panayır Köyden Gider filmleri yine filmografisinde sıyrılabilecek özel filmlerden birkaçı.
Yine de biz onu Sultan’dan Komiser Kolombo, Kibar Feyzo’dan Bilo, Banker Bilo’dan Bilocan, Sarı Mersedes’ten Bayram, Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor’dan Bilo Ağa, Ya Ya Ya Şa Şa Şa’dan İlyas, Çiçek Abbas’tan Abbas, Dolap Beygiri’nden Ali, Şekerpare’den Cumali olarak anımsayacağız.