“Hayat hafif ve kısa bir şeydir.”
Ekranların gösterdiği güçlü, tok sesli o kadın; Meral Okay. Dostları için paraysa ihtiyaç para, emekse emek ya da bir omuz ise yalnız ihtiyaç olanı bulduğu oyuncu, senarist, 20 Eylül 1959 tarihinde Türkan ve Ata Katı çiftinin 2. çocuğu olarak Ankara’da doğdu. Anıttepe Lisesi’ni bitirdi. Beş yıl devlet memurluğu yapan Okay, bu süreçte Toprak Mahsulleri Ofisi’nin Dünya Bankası projelerinde ve TBMM’nin Atatürk’ün 100’üncü yaşı kutlamaları çerçevesinde kurulan bir komisyonunda yer aldı. 12 Eylül döneminde Türkiye İşçi Partisi üyesi ve iş yeri temsilcisi olarak çalıştı. Aşkından önce dostluğunu ifade ettiği Ankara’dayken tanıştığı sinema ve tiyatroya büyük emeği geçmiş olan usta oyuncu Yaman Okay ile 1984 yılında evlendi. Çok uzun birlikteliği omuzlayamadıkları Yaman Okay’ın ardından “ben onun yanında kendimi iyi bir insan hissederdim” der. Kendi mizacına rağmen daha şevkatli ve yumuşak bir üslubu olan Yaman Okay çok şey katar. Sonrasında 1993 yılında ise ölüme karşı koyamaz ve onu yalnız bırakır. Ardından yaşamını İstanbul’da sürdürür.
Sezen Aksu ile dostluğu büyür, büyür ve ekranlara kadar taşar. Bir röportajında Sezer Aksu sorulunca; ‘Sen hiç dinleyici olarak vazgeçebilir misin?’ der. Hayatında iki önemli isim olan eşi Yaman bey ve Sezen Aksu için çevresindekiler, ‘sonsuz kredileri olan kişiler ‘ diye anardı. İstanbul’da ilk olarak Günaydın Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Dergicilik, yayıncılık, yapımcılık, Sezen Aksu ile sahne çalışmaları yaptı, şarkı sözleri yazdı. İkinci Bahar dizisiyle ünlendi. Propoganda filminde basın danışmanlığı, Asmalı Konak dizisinde senaryo yazarlığı, İkinci Bahar, Yeditepe İstanbul dizileri ve O Şimdi Asker filminde oyunculuk yaparak kariyerini güçlendiren Okay, Beynelmilel filminde konsomatris olarak çıkıyor karşımıza. Popüler dizi Bir Bulut Olsam’ın senaryosunu yazdı ve dizide İnci Batur karakterini canlandırdı.
“Cehalet bizi boğuyor artık. Eskiden zalimin zulmü vardı, şimdi cahilin zulmü! Yalnız cehalet değil, cehalet ve kötü niyet karması, bu ülkedeki her vicdanlı, iyi niyetli, kaliteli insanı boğuyor artık. Bir yanda körkütük cahil kötü niyet, bir yanda hoyratlık, sevgisizlik, düşmanlık ortamı… Bir şey oldu bu insanlara, kimse kimseyi sevmez oldu. Sinsi, bir tür nefret başını çıkardı bütün duyguların arasından. Alaycılık bütün üslupların arasında belirginleşmeye başladı. Sadece ezberletilen şarkıları söyleyebilenler ortalıkta. Sevmeden aşık olanlar, kavga etmeden yenenler, cin olmadan adam çarpanlar yeni kurallar koydular sanki ve kaptırdı insanlar kendini bu düzene.”
Eskilerde daha diziler sayılmadan ilk İkinci Bahar dizisinde çıktı karşımıza Meral Okay. Mahalleler yuva olmaktan çıkmazdan evvel dert dinleyen, akıl veren bir isim varsa Okay olarak anılmaktaydı. Anımsayanlar için bir dip not niteliğinde Yeditepe İstanbul’un Havva anası. Koca bir çınar dibine çöküp tüm sızlamalara dallarını gölge eden Havva ana.
“Havva söylesene bir kalp nelere dayanır? İnsan gerçekten düşündüğünden daha güçlü, yoksa sabahtan beri üç kez ölebilirdim.”
Yalnızca oyunculuktan öte kendinden arta kalan bir tını bırakmak adına; 2000 yılında Yine mi Çiçek, 1998 Adı Bende Saklı, 1998 yılında Şimal Yıldızı, 1998 yılında Adı Menekşe, 1998 yılında Helal Ettim Hakkımı, 1997 yılında Kalaşnikof, 1995 yılında Yaktılar Halim’imi, 1995 yılında Var Git Turnam, 1993 yılında Masum Değiliz eserlerini yazdı.
“Hani insan hissedermiş derler ya, öyle. Gerçi ben önümde upuzun yol görüyordum. Ama yine de hazırlıklı olmalı. İnsan nasıl hazırlanırsa, otel odası boşaltmıyorsun nihayetinde. Off… Şuramda bir sinyal hissettiğimde Sabri dedim ki arka bahçede yemek vereyim. Dosta düşmana bir veda yemeği. Teşekkür edeyim herkese. Teşekkürler… Renk kattınız.”
Ve aslında tamamlanmayan birçok şeyi ardında bırakarak bizlerden ayrıldı. 9 Nisan 2012 tarihinde sabah saatlerinde akciğer kanseri nedeniyle hayata gözlerini yumdu. Tüm bıraktıkları için bin minnet.