Klemuri İstanbul’daki En İyi Karadeniz Mutfağı

Klemuri İstanbul’daki En İyi Karadeniz Mutfağı

Klemuri, adını Rize lazcasından, mutfaklarda yemek kazanının asıldığı zincirden alıyor. Toprak zeminden cayır cayır yükselen ateş, bacadan asılan bir zincir sayesinde yemek kazanını ısıtıyor ve enfes Karadeniz yemeklerini pişiriyor. Klemuri’nin ritüelistik anlamları da var. Örneğin yeni gelin eve geldiğinde klemuri etrafında tur attırılır, bunun eve bereket getireceğine inanılırmış zamanında… Yolumuz bu kez, Taksim, Büyükparmakkapı sokaktaki bu şirin restauranta düşüyor. 2009 Ağustos ayında üç kızkardeşin başladığı yolculuk, kardeşlerden ikisi ve eşleri tarafından sürdürülüyor bugün.

Bir apartmanın giriş katından giriyorsunuz bu şirin lokantaya, zile basıyorsunuz ve kapı açılıyor. Hafif loş bir apartman dairesinin salonuna doğru ilerliyorsunuz. Şık ahşap mobilyalar, fazla sayıda eşyayla ya da zorlama bir otantizmle karşılaşmayacağınız türde bir Karadeniz lokantası burası. Örneğin, Nilüfer Hanım’ın Pazar’daki köyünde annesinin pekmez yaptığı fotoğraf kareleri duvarların bir bölümünü abartıdan uzak biçimde süslüyor. Klemuri daha kentli bir mutfak olsa da, etrafta Karadeniz öğeleriyle de karşılaşabiliyorsunuz.

Pek çok restaurantın aksine, burada küçük çaplı bir kütüphane bile bulmak mümkün. Aylık, haftalık dergiler, bazı edebi eserlerin asılları veya yabancı dillere çevrilmiş versiyonlarıyla bir nevi kültür hizmeti de sunuyor müşterilerine.

Fazla zaman kaybetmeden, Karadeniz lokantasına gelmiş olduğumuzun bilinciyle bir muhlama sipariş ediyoruz. Rize/Hemşin’den gelen has Karadeniz tereyağı, mısır ununun taze kokusu ve eriyen yayla peynirinin lezzeti bizi mest ediyor. Zahter salatası gözümüze çarpıyor salata mönüsünde. Zahter bildiğiniz gibi bir çeşit kekik. Maydanoz, yeşil soğan, kırmızı biber, nar taneleri ve üzerine Antakya’dan gelen ev yapımı nar ekşisiyle servis ediliyor. Mayhoş tadıyla hem farklı, hem de lezzetli bir deneyim sunuyor. Gulaş adı verilen et yemeği ise kırmızı biber, soğan, maydanoz ve dana etiyle yapılan enfes bir Gürcü yahnisi. Buradaki favori yemeğimin Gürcü yahnisi Gulaş olduğunu söylemek isterim. Bizim tas kebabına çok benzeyen, içinde maydanozların ve kırmızı biberlerin biraz daha diri kaldığı, yumuşacık, içi sulu ve enfes dana etiyle lezzetini katlayan bir et yemeği Gulaş. Eti nereden getirdiklerini sorduğumda, et konusuyla çok içli dışlı olmadıklarını anlıyorum. Erzincan’dan gelen büyükbaş hayvanları satan bir İstanbul kasabından ortalamanın üzerinde fiyatlar vererek et aldıklarını söylüyorlar. Etle çok haşır neşir olmasalar da, yemeklerine lezzetle eşlik edecek etleri iyi seçebiliyorlar anlaşılan.

Geçiyoruz tatlılara. Ölümüne Çikolata adı verdikleri tatlıları, Klemuri’nin espri anlayışıyla ilgili eğlenceli bir fikir veriyor bize. Yoğun çikolatalı ıslak kek, üzerine krema ile servis ediliyor ve son derece leziz. Un helvası da tadıyoruz. O da mis gibi tereyağı kokuyor ve kıvamı helvanın ağızda dağıldığı cinsten.

Nilüfer Hanım, Rize, Pazarlı ve Laz kökenli bir Türkiye vatandaşı. Kültürel mirasına oldukça meraklı, naif biri. Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sosyoloji lisansını, sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyoloji Master’ını tamamlamış, üstelik bitirme tezini de sanki Klemuri’nin bugünki günlerini öngörür gibi “Laz Kimliği” üzerine yapmış. Karadeniz mutfağının çok komplike bir mutfak olmadığını, belirli ana elementleri çıkardığınızda (hamsi gibi) elde pek fazla şeyin kalmadığını farkında olmalarına rağmen yaratıcılıklarını kullanabildiklerini görüyorum.

Kısacası burası her yerde eşini bulamayacağınız butik bir Karadeniz mutfağı. Fiyatların biraz pahalı olması durumu da buradan kaynaklanıyor. Bence burası, zaman zaman caz müzikleri zaman zaman da Karadeniz müzikleri, zaman zaman klasik müzikler dinleyebileceğiniz sakin, sessiz ve kafa dinlendirici bir mekan. Gelin, görün, yiyin, için. Bizden bu kadar…

Klemuri İletişim Bilgileri;

Adres: Büyükparmakkapı Tel Sokak No:2

Telefon: 0212 292 32 72